14 Mayıs 2009 Perşembe

Mor Çiçeklerim..


Sabahın bir vakti tüm personelden önce okula gelen bir öğretmen olarak beni okulun bahçesinde karşılayan bu güzelleri sizinle paylaşmak istedim. O kadar masumlar ki..
Öğrencilerimle bahçeye çıktığımızda onlara da bu güzelleri gösterdim. Hepsi müptelası oldu. Her teneffüs bunların yanındalar. Birbirlerine de öğretmenin sevdiği çiçeklere gidiyorum diyorlarmış :)
Bazen etrafımızda olan güzelliklerin farkında olamayabiliyoruz. Birileri ya da birisi hatırlatınca hatırımıza gelip önem kazanır o mesele o eşya ya da her neyse.. Ben de öğrencilerim için böyle bir güzelliğe vesile oldum sanırım. Çoğu zaman da onlar benle minik mutluluklarını paylaşırlar.. Bir bebek, bir resim veya öğretmenim biz dün akşam babaanneme gittik gibi minik mutluluklar.. Bunlar onlar için büyük önem arz ediyor, bizim için de tabi onlar önemsediği için önemli :)

Dün gece yeğenim Nuran’ın Okuma Bayramı’na gittik. Bir önceki yazımda az çok tasvir etmiştim o sınıf gecelerinin ortamlarını. Aynı ortam bu akşam da yaşandı. Nuran ailede en küçük çocuk olmasına rağmen annesini, anneannesini ve tabi teyzesini sahnedeki performansıyla duygulandırdı. “Ne çabuk büyüdün de rol alıp oyunlarda oynuyorsun sen?” sorusunu aklımıza getirdi bütün gece miniğimizin hali.. İşte böyle..

Sağlıcakla kalın.. Fatma öğretmenim geçmiş olsun.. Darısı başımıza :)

8 Mayıs 2009 Cuma

Sakınan Göze Çöp Batar..


Öğretmenlik hayatım boyunca öğrencilerimin güvenliğini hep ön planda tutan bir öğretmen olmaya çalıştım. Mesleğe başladığım okulun fiziki şartlarının normal okul standartlarına göre daha zor olması beni bu duruma itti diyebilirim.Özellikle teneffüs saatlerinde yaşanan kazalar yaralanmalar o okulumda daha çok ve sık oluyordu. O yüzden hele 1.sınıf okuturken her teneffüs peşlerindeydim desem abartmış olmam. 4 yıl o okulda görev yaptım çok şükür öğrencilerin emniyeti sağlıkları vs. bakımlarından hiç bir sorun yaşamadım.

Bu sene de tek binadan oluşan 4 katlı okuluma geçtim. Burada da yine aynı hassasiyet ve titizlikte olduğumu zannediyordum. Ama bazen sizin düşünmeniz önlem almanız yeterli olmuyor. Kaderde varsa bir şeyler oluyor. Dün yazdığım yazımda çok değişik işlerle uğraştığımdan bahsetmiştim eve gidene kadar. Ama demekki eve gittim deyince ya da gidince de bitmiyormuş uğraşacağınız meseleler. Hele de insanlarla ve daha önemlisi çocuklarla uğraşıyorsanız. Dün okuldan sonra etüt yaptığım öğrencilerden ikisi etüt sonrası bi cinlik yapıp okulun bitişiğindeki parka gitmişler. Aslında çok tehlikeli ve dönüşü olmayan bir durum değil. Her şeyden önemlisi çok şükür birinin ayağına bile taş değmemiş. Ama ben bu kadar önemsediğim ve her durumda öğrencilerimin başında olmaya çalıştığım halde bu olayın olması başlıkta da okuduğunuz deyimi aklıma getirdi. Dün akşam çok üzüldüm. Paylaşayım dedim. Allah bütün öğrencileri her türlü kötülükten, kötü insanlardan ve kazalardan korusun. Amin..

7 Mayıs 2009 Perşembe

Lale, Kolbastı, Kermesler...


Şu sıralar yazmamak için o kadar bahanem var ki.. Aslında bütün işlerimi geciktirmek için süper bahaneler bulurum ama yazı yazamamamın en büyük nedeni evde açıp hemen yazabileceğim bir
bilgisayarın olmamasıydı. Okulda ise derslerin ve diğer uğraşların haylice vaktimi alması, kafamın yazı yazacak kadar sakin olmamasıydı. Hele bugün o kadar değişik işlerle uğraştım ki okul sonrası hangi birini anlatayım.
Yazı yazmak diyorduk değil mi ..Gelelim ona. Şimdi evde kocaman bi bilgisayar var maşallah 20 inch okulda da her ne kadar internet varsa da kafasına esince bağlanmıyor.Ne duruyorum değil mi evde yazayım okulda yayına vereyim.. Tamam inşallah en kısa zamanda daha sık güncelleyeceğim sitemi. Daha çok yazacağım, yazı yelpazemi daha geniş tutacağım.
Birazcık içinde bulunduğum durumlardan bahsedeyim sizlere. Malum bahar aylarında öğrencilerde ve öğretmenlerde bir gevşeme söz konusu olur. Ben de her sene o gevşeyen güruha dahil olurum. Ama çabuk toparlarım kendimi. Önce kas ağrılarıyla ve alerjimin sık sık nüksetmesiye başlar bahar yorgunluğum. Hele de açık havada çok kalmışsam örneğin Hale Sultan'ın bahçesinde sefa yapmışsam, hiç görmeyin beni "hapşuuuuu!" derim her dakika.. Velhasıl çok da severim baharda bakmaya, Çamlıca'dan İstanbul'a...
28 Mayıs'da öğrencilerimizle anne baba ve yakın akraba-i taallukata sunmak üzere sınıf gecesi hazırlıyoruz.. Süslü püslü kız öğrenciler yakışıklı erkek öğrenciler mi ararsınız. Hepsi heyecanlı pürheves, sosyalleşmenin basamaklarını bu tür oranizasyonlarla tek tek çıkıyorlar. .Cümbür cemaat gelinen, hop oturup hop kalkarak izlenen program ellerden kayıt cihazları düşmeden izlenir. Yeni anne-babalar ve ununu eleyip eleğini asma heyecanını yaşayanlar bir de arada derede olanlar. Program sonrasında ise, öğretmenim emeğinize sağlık çok güzeldi, çok duygulandık ne güzel hazırlanmışlar- (bunu duymak isterim çünkü daha başlamadık hazırlanmaya) türünden teşekkürvari söylemler duyulur. Geçip giden ve dudaklarda güzel bir tat bırakan bir gece olur anlaşılan... Öğrencilerimizin eğlendikleri, öğrendikleri ve en önemlisi dünyaya mesaj niteliğindeki duruşlarıdır bizim diye sahip çıktıklarımız. Çalışmaya kolbastı dansından başladık. O kadar sevimli sevimli oynuyorlar ki anlatamam minikler. Zaten müzik çok kıpır kıpır ve eğlenceli.Öğrencileri çalıştırıken Esma öğretmenimle ben de giriyoruz halkaya.. Eğleniyoruz, çok anlamlı cümleler işitiyoruz, süper figürler görüyoruz..
Mayıs ayında bir de kermes telaşı sarar bilimum çevreleri. Bizim okulda da var aynı uğraştan. Misler gibi gözleme kokuyor her yan. Cıvıl cıvıl fuaye alanı.. E haliyle alışveriş yapılıyor..Arkadaşlar da piyasayı sen mi canlandıracaksın bu kadar alışveriş yeter diyorlar bana. Ne güzel okul aile birliğimiz emekle yapmışlar fedakarlıkla dizmişler standlar a'dan z'ye bir sürü eşyayı, gönüllülükle sabahtan akşama kadar koşturuyorlar bana da onlara "Okul aile biriliğimizin birliği bozulmasın inşallah.." demek düşer..
Resimdeki laleler ise yaklaşık 15 gün evvel Hale Sultan'ın penceresinden makineme düşen güzellik..
En kısa zamanda gözleme kareleri de eklemeliyim..
Sevgilerimle..