22 Aralık 2009 Salı

Bayat Ekmek Poğaçası





Bugünkü tarif iki çocuk annesi beden eğitimi öğretmeni arkadaşım Tuba’ya ait. ( Sanki her gün bi tarif veriyormuşum gibi oldu biraz)


Yılan hikayesine dönüşen buluşma günümüz nihayet bugün gerçekleşti. Teee bu senenin başında başlattığımız günümüzü devam ettirmek için, 5 kişilik çekirdek bir gün olmasına rağmen bir türlü fırsat bulup uygun gün ayarlayamadık. Dolayısıyla baya bi sarktı. Ama değdi hakikaten. Çünkü gün grubumuzun dışında uzun zamandır görüşemediğimiz iki arkadaşımız da katıldı buluşmaya.


Mekan sevgili Tubacığımın evi idi. Yıllarca giriş katta oturan arkadaşım 4. kata taşınmış. Evi ikramları, çocukları kendisi kısacası her şey harikaydı..Sofra o kadar zengindi ki..Maşallah yapmış da yapmış. 14 çeşide kadar sayabildim.Ellerine sağlık pratik arkadaşım.. Hepsinden tatmaya çalıştım. En çok ilgimizi çeken de bayat ekmekle yapılan poğaça oldu.Tarifini o da bi arkadaşından almış.Tarifi bana bu gece mutlaka mail at dedim. Hemen buzdolabının üzerinden alıp elime tutuşturuverdi. Ben de sıcağı sıcağına yazıyorum…




Bayat Ekmek Poğaçası



Malzemeler



1 su bardağı yoğurt


1 su bardağı sıvı yağ


Islatılmış yarım ekmek ( bayat )


1 yumurta sarısı


Tuz


1 paket kabartma tozu


Aldığı kadar un


Galeta unu


İstediğiniz her hangi bir iç ( Kıyma, peynir.. vs)



Hazırlanışı



Malzemelerin hepsini karıştırıp hamuru inceltiyoruz.Normal poğaça gibi malzemeden koyup kapatıyoruz.Önce yumurta akına sonra galeta ununa bandırıp tepsiye diziyoruz.


Sıcak olarak tüketilmesi tavsiye ediliyor..




1 Kasım 2009 Pazar

Doğum Günü Pastam

Her 29 Ekim'de bir yaş daha büyüdüğümü düşünürdüm. Bu sene artık yaşımın ilerlemediğini farkettim. Hala 22 yaşındayım :) Bu seneyi takip eden 15 yıl boyunca Allah ömür verdiği sürece hep 22. yaş günümü kutlayacağım :)

Doğum günümde arayan, mesaj atan face de not bırakan ve bizzat kutlayan arkadaşlarıma, akrabalarıma teşekkür ederim.Allah hepimize sağlıklı, huzulu hayırlı bir ömür nasip etsin..


Maklube


Sevgili kardeşim Ukbe dün akşam eşimin telefonunu yürüttü. Oysa ki biz onu yağmurlu ve soğuk bir akşamda eve kadar sıcak arabamızla bırakmıştık. Telefonundaki mesajlarını okumaya yeltendiğimde özel hayatın öneminden bahseden ufak şeker 6300 Nokia marka bir telefonu el altından eve götürmenin özel hayatla bir alakasının olmadığını iddia ediyor. Bu resimdeki lezzet yumağı ise çaldığı telefonu pişmanlık duygusuyla geri getirmesinin sonucu olarak ona verdiğimiz ödül.

Eşim ben ve Ukbe üçlüsünden oluşan kombinasyon bu lezzete imza attı.

İşte Tarif:

5 çay bardağı pirinç ( büyük baraklardan)

Yarım kg kuzu kuşbaşı ( biz dana kullandık markette kalmamış)

6 tane küçük boy patatesi

1 tan soğan

Tere yağ, Zeytinyağı, tuz

Öncelikle eti pişiriyoruz.(olduğundan biraz daha küçültürseniz daha iyi olur) Patatesi yuvarlak yuvarlak dilimleyip az yağda kızartın. Soğanı da yuvarlak keserek yağladığınız bir tencerenin altına dizin. Pirinci kavurun.Sırasıyla en alta soğan, patates, et, pirinç, patates, et, pirinç kuralına uyarak tencereye bastıra bastıra dizin. Aralarına ince tereyağ dilimleri dizin. Daha sonra ocağa alın. Bir kaşık yardımıyla kaynamış suyu, hazırlanan pilavlı karışımın üzerinden 2 cm çıkacak kadar ilave edin. Kısık ateşte yarım saat kadr pişirin. Yuvarlak bir tepsinin ortasına ters çevirerek servis yapın. Bunu görenler maklube böyle olmaz diyebilirler. Biz üç kişi olduğumuz için daha büyük bir tepsiye çevirmedik. Dolayısıyla etrafına salata ve yoğurt da koymadık. Onları da bağımsız tabakalarında servis ettik. Afiyetle yedik bitti!

20 Ekim 2009 Salı

Tarçınlı Fındıklı Kurabiye


Selamlar!

Geçtiğimiz hafta cumartesi günü hem aldığımız arabanın kutlaması olsun hem de gelenekselleşen cumartesi toplantılarımızın startını verelim diye bir buluşma düzenledik. Tabi babamın ofisinde. Çok sevgili kardeşim Ukbe çiğ köfte yaptı, annem ablam hep beraber bir şeyler yaptık. Ben de eşimin ısrarıyla tiramisu yaptım.Hansa'nın eşi de gelirken enfes bir baklava almış. Yedik içtik.Eksiklerimiz olsa da güzel bir akşamdı.Bu güzel kurabiyelerin arada kaldığını yani önemsenmediğini düşünmeyin. Aksine çok övgü aldı. Bu kurabiyeyi bir velimde yedim. Tarifini aldım. İlk fırsatta denedim. Açıkçası onun yaptığı kadar güzel olmadığı kanaatine vardım. Ama yine de güzeldi. Beğenildi ve bitti...

Gelelim tarife:

250 gr tereyağ

4 yemek kaşığı pudra şekeri

1 yemek kaşığı tarçın

1 su bardağı çekilmiş fındık

3 su bardağı un

Hazırlanışı:

Önce şeker ve tereyağı iyice karıştırın. ( yağı eritmeyin) Ardından tarçın, fındık ve unu ilave edin. Cevizden küçük parçaları yuvarlayarak tepsiye dizin. Fırından çıkarınca üzerine tarçın+pudra şekeri serpin.

Afiyet Olsun..

24 Eylül 2009 Perşembe

Okulun ilk Günü Güllerim ve Tombik İstavritler


Her sene okulların açıldığı ilk gün duygularımı paylaşıyorum nerdeyse. Bu sene öğrencilerim 2. sınıf oldu. Okulumuzun kıyafetleri değişti. Çok tatlı olmuş hepsi sabah sabah en güzel halleriyle geldiler okullarına. Hansa’nın Şimdi Okullu Olduk yazısını keyifle ve tebessümle okudum. Esmacığıma ve bütün öğrencilere hayırlı, sağlıklı ve başarı dolu eğitim yılları diliyorum.Bugün çok ilginç bir olay oldu. Dersten çıkıp öğretmenler odasına girdim. Masada kocaman cam bir vazo ve içinde güller duruyordu. Hiç aldırış etmeden geçtim oturdum bulduğum boş bir yere. Arkadaşlar Safiye çiçeğini gördün mü deyince. Ya dalga mı geçiyorsunuz benimle ben kim güller kim dedim. Dememle de güllerin içindeki kartı görmem bir oldu. Evet güller bana gelmişti eşimden. Çok sevindim. Ben bazen kıymetini bilmiyorum ama çok incedir benim kocam. Arkadaşlarım da iki güle tav oldun diyorlar. Ee biz kadınlar hep aynıyız. Ben de eşime bir sürpriz yapayım dedim. Eve gelirken mahalle pazarının kurulduğu günde olduğumuzu fark ettim. Hemen pazara uğradım. Aklımda mantarlı bir şeyler vardı ama evin birinden acayip balık kokusu geliyordu. Balık tezgahında alabalık kadar istavritler vardı. 6 tane alabalık ay pardon istavrit aldım. Evimin yolunu tuttum. Okulların açıldığı ilk günü balık yiyerek kutlayalım dedim. Balıkları nasıl mı pişirdim?

Bir miktar mısır unu ve tuzu iyice harmanladım. Balıkları tertemiz yıkayarak bu karışıma buladım. Azıcık zeytinyağı ile çıtır çıtır oalna kadar tavada pişirdim. Afiyet olsun.

Bu arada balık pişerken evinizin balık kokmaması için bir cezvenin içine toz ya da çubuk tarçını biraz suyla koyup kaynatırsanız balık pişerken çıkan koku azalır.

Güllerimin resmini çekmeyi unuttum J sınıfımda masamda duruyorlar. Okulumuzun hemşiresi var Pamuk abla.Çok tatlı biri. Bana diyor ki: “Hoca hanım bak eşin sena cam kavanozlardaki güller gibi bakıyor.” Çok hoşuma gidiyor Pamuk ablanın yorumları.



22 Eylül 2009 Salı

Bayram Kahvaltısı

3.Gün Bayram Kahvaltı Soframız

Un Helvası


Erzurum Ketesi (Hamuru ve açılışı çörek gibi. Ama içine kavrulmuş un+yağ+ceviz konuyor. Bohça gibi katlanıyor.)

Selamlar herkese!

Birlikte olmaktan mutluluk duyduğumuz huzurlu bir bayramı da geride bıraktık. Bayram namazını beyler Fatih Camii’nde kılmaya karar verdiler. Betül ablam, ben ve karşıda oturan teyzem biz de beylere takıldık. Bayram namazı kılalım dedik. Gerçi bizim namazımız katakulliye gelse de Allah kabul etsin dedik. Daha sonra Kemal ağabeyimle biz Yavuz Sultan Selim’in türbesini ziyaret ettik. Sonrasında bayram yemeği için annemlerin evinin yolunu tuttuk. Bizim evde bayram sabahları kahvaltı yapmak tercih edilirdi. Ama bu sefer daha geleneksel olsun diye şöyle tam takım bir bayram yemeği ayarlamışlar. Ayarlamışlar diyorum çünkü sofrada herkesten bir şeyler vardı. Hale ablam etli kuru fasulye, Sümeyra ablam ev baklavası ve sebzeli pilav, teyzem z.yağlı biber dolması annem ise etli yaprak sarma ( babamla beraber sarmışlar) su böreği, baklava, ayran çorbası yapmıştı.. Mmm başka ne vardı …Umarım unuttuğum yoktur.

Sofraların başında buluştuk yedik içtik. Hoş sohbetler ettik. Babacığımın herkesin bayram hakkında fikrini aldığı ortam da çok hoştu. 7’den 70’e herkesin fikri alındı. Herkes aynı dikkatle dinlendi. Lise 1’e geçen yeğenim Naile’nin temennisi çok güzeldi. Bizim fıstık Naile der ki : Ramazan bitti ama güzel sofralar davetler bitmesin. Yine herkes birbirini iftar gibi yemeğe davet etsin. Bize gelinsin biz gidelim. Tabi o kadar güzel masa hazırlıyor ki. Ben de olsam öyle derdim.

Bayramın 3. günü yani bugün ise yine cümbür cemaat birlikteydik. Bu sefer Hale ablamdaydık. Aralık ayında ailelerine minik bir beyin katılacağını hesap ederek süper performans gösteren ablama teşekkürlerimi sunuyorum. Masayı az evvel adı geçen yeğenim Naile hazırlamış. Valla her şey o kadar güzeldi ki. Fazla söze hacet yok. Resimlerle veda ediyorum..

2 Eylül 2009 Çarşamba

Mantarlı Krep İftar Bereketi Etk.3


Evde eşimle iftar ettiğimiz günler fix menüye talim oluyoruz. Sofralarımızın vazgeçilmez çorbası tarhana çorbası ile başlıyoruz. Ardından çay, kahvaltılık ve tek çeşit doyurucu bir yemek. Bugün de o "doyurucu yemek" ismini dolduracak etli, mantarlı krep denedim. Esma hocacımdan öğrendim ve aklımda kalan haliyle denedim. Gerçekten çok doyurucu ve bir o kadar da leziz bir ikram oldu. 5 çayları için de çok ideal bir çeşit. Tarif Sevil' e gitsin. İftar bereketi etkinliğinin ev sahibesi..

Mantarlı Krep

Krep malzemeleri için

1 su bardağı un

1 su bardağı süt

Bir fiske tuz

Yarım tatlı kaşığı karbonat

(Tarifte yumurta var ama ben koymuyorum)

İç malzemesi

200 gr dana sote ( daha önceden pişirdiğim hazır soteden kullandım )

2 tane kırmızı biber

1 kase doğranmış mantar

Tuz, istediğiniz baharatlar

Üzeri için dilim kaşar

Hazırlanışı

  • Krep malzemelerini mikserle çırpın varsa krep tavanızda yoksa da fark etmez herhangi bir teflon tavada birer kepçe döküp yayarak pişirin.
  • Sotelik etleri güzelce pişirin.
  • Biberleri bıçağa takarak ocağın en kısık ateşine koyun etrafı közlenince ve yeterince soğuyunca soyup dilimleyerek pişen etlere ilave edin.
  • En son da doğranmış mantarları ekleyin pişirin, tuzunu ilave edin. Ocaktan alın.
  • Pişirdiğiniz krepleri bir kasenin içine yerleştirin.
  • İçine hazırladığınız mantarlı ve etli karışımdan koyun. Bohça gibi kapatın.Ters çevirerek tepsiye dizin.Üzerine bir dilim kaşar peynir koyup, kürdanla sabitleyin.
  • Kaşar eriyene kadar fırında tutun.
  • Çıkarıp afiyetle yiyin J

1 Eylül 2009 Salı

Etimekli Tatlı, İftar Daveti








Her salı 19.30' da sona eren bir toplantım oluyor. Ramazan münasebetiyle biz de toplantımızı iftar programlı yapalım dedik. Arkadaşlarım bana gelmeye karar vermişler. Ben de seve seve kabul ettim.Yardımcı olacaklarını tahmin ettiğim için.Teşekkürler hepsine çok yardım ettiler. Bir arkadaşım çorba karıştırırken diğer arkadaşım salatalara yardım etti. Sadece unutkanlığım yüzünden ezan vakti mahallede fırın fırın gezip pide aramak zorunda kaldım. Çok şükür ki ikinci fırınımda yüzüm güldü. Sıcak pideleri kağıdından tutup koşa koşa geldim. Kağıdından diyorum çünkü çoook sıcaktılar. Sofra ahalisi sıcak pideleri görünce " İyi ki de pideleri önceden almamışsın hocam" dediler. Yedik, içtik bol muhabbetli bir ortamımız oldu.Ne mi pişirdim ? Ben yine kafadan uydurma bi menü hazırladım. Cuma gününden beri bir gün misafirim oluyor bir gün olmuyor. Cuma eşimin arkadaşları vardı. C.tesi yoktu. Pazar ablamlar vardı. Pazartesi, yoktu. Salı yani bugün arkadaşlarım vardı. Bakalım yarın ve yarından sonrası neler gösterecek mevlam. Bugün gelenler arkadaşcıklarım olduğu için hem özenmeye çalıştım her şey çok güzel olsun diye, hem de çok telaş etmedim. Rahat rahat resim bile çektim :)) Dün de mesleğinde 20.yılına başlama heyecanını yaşayan çiçeği burnunda (!) öğretmenimiz Aysel hocadaydık. "Genç grubu önce çağırdım, sizden sonra yaşlıları alacağım" açıklaması çok hoşumuza gitti. Maşallah Aysel hocamız bedenen ve ruhen çok genç kalmış. Okulumuzun tek YAŞSIZ KADINI :) Üstelik bizeler de enfes ikramlar hazırlamıştı.


Etimekli tatlıyı çok sık olmasa da arada yapıyorum. Siteye yazmak bugüne kısmetmiş. Arkadaşlarımdan yemek blogumun olduğunu bilmeyenler varmış. Ne yazıkki iyi reklam yapamamışım :( Yedikleri her güzel yiyecek için sitende bu da var mı bu da var mı diye sordular. Ben de çoğuna yok onu daha eklemedim diye cevap verince baya bi şarırdılar bu güzellikleri neden koymuyorsun diye.

Menüm şöyleydi:

Tarhana Çorbası

Mercimekli Bulgur Pilavı

Kuzu Kapama

Mantarlı, biberli sote

Yoğurtlu Semizotu Salatası



Yeşil Salata

Tatlı olarak da Etimek Tatlısı ve Baklava ikram ettim.

Arkadaşlarım her şey güzel çok güzel olmuş HOCACIM dediler. İnşallah memnun ayrılmışsınızdır "Sevgili arkadaşarım"

Etimek Tatlısı ( 8 kişilik)
Malzemeler
6 tane tuzsuz etimek
Islatmak için
1 su bardağı şeker
1.5 su bardağı sıcak su
Muhallebisi için
2 su bardağı süt
1 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı nişasta
1 yemek kaşığı şeker
Üzeri için
3\4 su bardağı soğuk süt
1 paketkrem şanti
Hazırlanışı
Etimekleri ortaboy dikdörtgen bi borcama dizin. Şekeri tencereye alın. Kısık ateşte yavaş yavaş eritip karemelize edin. Yani rengi karemel rengi olana kadar eritin.Eriyince 1.5 su bardağı kaynar suyu üzerine dikkatlice dökün. Şeker sertleşip yavaş yavaş erisin diye tencerenin kapağı kapatın. Sertleşen şeker eriyince şerbeti etimeklerin üzerine dökün.
Muhallebi için un şeker nişasta ve sütü tenceye alıp pişirin. Pişince etimeklerin üzerine dökün. Krem şantiyi hazırlayıp soğutun ve servisten önce tatlımızın üzerine sürün. Servise hazır :)

Bu görmekte olduğunuz boş tabakta koca bir dilim etimek tatlısı vardı. Ta ki güzel Leyla yemeden önce. Önce yarım dilim alan Leyla arkadaşım "çok güzel olmuş diğer yarısını da istiyoruum" diyince yarımşar yarımşar koca bir dilim tatlıyı da götürmüş oldu :) Azcık yesin ablası çok zayıf..

31 Ağustos 2009 Pazartesi

Sultanahmet'te İftar, İncirli Tatlı ve Bardakta Hadis









Sultanahmet'te İftar...


Lise yıllarında geçirdiğimiz ramazanların en popüler aktivitesi öğretmenlerimiz ve arkadaşlarımızla yaptığımız iftarlardı. Hele de mekan Sultanahmet Camii olunca.. O zamanlardan bu zamanlara kalan güzel bir alışkanlığımdır. O zamanki kadar çılgınca, özgürce ve umut dolu olmasa da öğretmenliğe başladığım yıldan beri her yıl ramazan aylarında gitmeye, orada iftarımı etmeye bayılırım. Bu sene de kitap fuarının açılışını haber aldık. Attık kendimizi yollara. Üsküdar, Eminönü, Sultanahmet güzergahını izleyerek vardık mekana. Önce biraz gezindik kitap fuarında yayınevi yayınevi.. Her taraf kitap... Kitap okuma konusunda gevşek davrandığımızı farkettik. Bizi kendimize getirecek birkaç kitap seçtik. Ezan vaktine az biz zamanın kaldığını satış yapan stand görevlilerinin getirmekte olduğu dumanı üzerinde çorbalardan anladık :) Gittik kendimize yiyecek bir şeyler aldık. Yer bulmak mümkün değil. Biz henüz gelmişken masaların birçoğunu dolu görmüştüm, saat 19.00 sularıydı. Demek ki insancıklarımız başarına gelecekleri bildiklerinden ezana 45 dk kala buldukaları o güzelim masalara açmıştı nevalelerini.
Biz de aldık çıkınımızı bir köfteciden köfte ekmek, kola ve su. Oturduk cami bahçesinde çimenlerin ortasına. Etrafımızda dayı,yiğen, amca, elti aile boyu iftarı bekleyen sülale boyu sofralar vardı. Biz de genelde kendimizi öyle halkaların içinde iftar ederken bulurduk. Ama bu sefer öyle olmadı. İki kişi, eşimle ben uygun bir yer bulup oturduk. Ezanla birlikte açtık orucumuzu, kıldık namazımızı.. Tatlımızı yedik. Biraz daha gezindik. Saat 22.00'da arabamızın bal kabağına dönüşmemesi için, Eminönü-Üsküdar son seferini kaçırmamak için, yola koyulduk. Eminönü'na vardığımızda vapurun kalkmasına 20 dk olduğunu gördük. O kadar kokmuşuz ki yetişemeyeceğiz diye. Biraz esnafa kâr ettirelim diye işportadan alışveriş yaptık, ekonomiyi canlandırdık. Sonra evimize geldik.
Bu akşam ise (30 Ağustos akşamı) iki ablamı ve annemi davet ettim.Masamın resimini yine çekmeyi ihmal ettim.Fakat eşimin hazırladığı ve benim fikrimle bardakların içine yerleştirdiğimiz, ezanı beklerken okuyup tefekkür edebileceğimiz hadisleri ve incirli tatlımı paylaşmak istedim.. Hem sütlü hem Şerbetli bir tatlıbu tatlı . Geçen sene bu okuluma başladığımda yeni tanıştığım Aysel adındaki öğretmen arkadaşım vermişti tarifi ne zamandır denememiştim. Gezdim, bir kaç sitede de gördüm. Hatta bir sitede çok komik bir yorumla karşılaştım. Site sahibine hitaben: Oktay usta senin tariflerini isim vermeden tv de yapıyor haberin olsun diyordu.Ay ne komik. Oktay usta senin sitenden tarif almış yani. Yok böyle bir şey ya :))

İncirli Tatlı


Kek Malzemeleri


3 Yumurta


1 s. bardağı şeker


1. s. bardağı ceviz


1.su bardağı un


1 paker kabartma tozu


7 tane kuru incir ( yıkanıp minik doğranmış)


Şebeti için


1 su bardağı su


1 yemek kaşığı nescafe


3 yemek kaşığı şeker


Muhallebisi için


1 litre süt


2 yemek kaşığı nişasta


2 yemek kaşığı un


(Unla nişasta tepeleme olmasın)


Pişince içine kremşanti dökün (toz)


Hazırlanışı:



Kek için; Yumurta ve şekeri çırpınca cevizi, unu, kabartma tozunu ve minik doğradığınız inciri ekleyin. Kenarları tırtıklı büyük dikdörtgen borcama altını yağlayarak dökün. 150 dercede O pişedursun.


Muhallebi için; Süte unu ve nişastayı katıp pişirin. Soğuyunca kremşantıyı dökün mikserle çırpın.Şerbet için ise; Suya şeker ve nescafeyi ekleyin. Karışıtırın ki şeker erisin.Keki fırından çıkarınca ilk sıcaklığı gittikten onra 3,4 dk sonra şerbeti dökün. Şerbeti tamamen çekince muhallebiyi de üzerine dökün. Bozdolabına kaldırın. Çok güzel oluyor Tavsiye ederim Ama benim kekim biraz dağılır gibi oldu. Bunu önlemek için ne yapabilirim acaba bilen varsa paylaşımlarını beklerim...

Sevgilerimi sunuyorum..Hayırlı iftarlar..








29 Ağustos 2009 Cumartesi

Vişne Şurubu İftar Bereketi Etkinliği 3




İftar bereketi etkinliği 3'e Sevil'e göneriyorum.

Eşimin arkadaşlarını iftara davet ettiğimiz akşam yani artık geride bırakmış olduğumuz gün aldığım duyumlara göre oldukça güzel geçmiş. Benim içinse; "Yemekteyiz" programına katılmış, fakat mutfağa ilk defa giren ve bir o kadar da iddalı "en birinci benimmm!!" diyen yarışmacılardan farkımın kalmadığını düşünüyordum ki eşim yardıma geldi. Sağolsun en azından psikolojik destek sağladı. (En azından dediğimi duymasın yaptığı yardımı bir daha yapmaz.... ) Başta her şey yetişcek paniğe gerek yok gibi geldi ama ezan yaklaşırken heyecen doruktaydı. Üstelik iftar da 19.53 gibi geç bir saatte oluyor buna rağmen elim ayağıma dolaştı.. Sanırım bunda, eve geç girmemin ve mutfağımın dağınık olmasının etkisi büyüktü. Ama çok şükür sorunsuz bir şekilde iftar edildi.


Menü olarak daha önceden planladığım ve alışverişini dahi yaptığım yemekler vardı. Ama son anda istek şarkı çalmaya karar verdim. Midelerinin sesini dinleyen gençler mantı ve yaprak sarması istemişler. Mantı ve yaprak sarması Allah'ın lütfu olarak bir şekilde geldi pişti. Hazırladığım diğer yiyecekler de elbette Allah'ın lütfuyla oldu ama mantının ve yaprak sarmasının sırrını söylemeyeceğim. (Üzümünü ye bağını sorma misali.) İlerleyen günlerde tekrar ederse bu mantı klasiğimiz duramaz açıklarım.


Son değişikliklerle menüm şöyle oldu:

Geleneksel tadıyla annemizin elinden çıkmış;
Tarhana Çorbası ( Karabük/Yenice'ye ait)

Nerden geldiği bilinmeyen (!) Mantı ve Etli Yaprak Sarması

Mevsim salata

Kemalpaşa Tatlısı


veeeee

Yaz günlerinin vazgeçilmez içeceği nefiss Vişne Şurubu!

Vişne Şurubu

Malzemeler


İstediğniz kadar vişne

Toz şeker
Su

Eldiven

Ezmek için kalın aralıklı meyve sebze yıkadığımız süzgeç

Hazırlanışı

Vişneleri saplarından ve varsa yapraklarından ayıklayıp bol suyla yıkayın. Üzerini geçecek kadar su ilave edin. Kaynamaya bırakın. Kaynayınca altını kapatıp soğumaya bırakın. Eğer soğuyunca hemen yapmaya başlayacaksanız buz dolabına koymanıza gerek yok. Ama eğer ertesi gün yapabilirim derseniz -benim gibi- dolaba kaldırmanızı öneririm. (Bozulmasını önlemek amacıyla)

Yeteri kadar soğuyan vişnelerin tanelerini süzgeç üzerinde eldiven giydiğiniz elinizle tabir-i caizse mıncıklayarak ezin. Bu işlemi bütün vişneler için tekrarlayın. Arzu ettiğiniz kadar toz şekerle tatlandırın, suyunu ayarlayın.İçeceğimiz içmeye hazır. Afiyet olsun...




22 Ağustos 2009 Cumartesi

Ramazan 2009 Karnıyarık İftar Bereketi Etkn.


Sevilciğim kolay gelsin diyorum bu tarif sana gelsin benden :)

http://birdemliksohbet.blogspot.com/

2009 Ramazan...


Şükür kavuşturana. Sen ne mübarek bir aysın. 11 ayın sultanısın.. Rabbim tuttuğumuz oruçları, ettiğimiz duaları, kıldığımız namazları-ki o namazların içinde öyle bir namaz var ki ramazanlaşan bir namaz TERAVİH- kabul buyur. Tüm islam alemine hayırlar getirsin inşallah..

Ramazanın 1. günü yani dün orucumuzu evimizde açtık. Yavaş yavaş iftarımızı ettik. Çayımızı içtik. Teravihimize gittik, geldik.. Gel gelelim bugüne. Erzurum'dan gelen teyzemi davet etmek bir türlü nasip olmamıştı. Kısmet bugüneymiş. Davetimi kabul ettiler sağolsunlar. Yedik içtik, az evvel uğurladım misafirlerimi. Yoruldum yorulmasına ama tatlı bir yorgunluk ramazanınki de. İftar hazırlamak baya telaşe işiymiş. Bir de babamın çiğ köfte yapası gelmiş (her zamanki gibi), mutfağım allak bullak olmuş. Neyseki iftardan sonra teyzemle beraber halletmeye çalıştık. Şu an hala dandanakan savaşı modlarında olsa bile en azından kirliler makinede bir kısım büyük araç gereş yıkandı falan filan işte. Bunları neden yazıyorum size asıl bugün paylaşmak istediğim ilk defa yaptığım karnıyarık yemeği. İftara babamın da geleceğini öğrenince yani kendine ait bir programının olmadığını öğrenince patlıcanları közlemeye karar verdim. Ablamı aradım o da kızartma yapınca çok daha lezzetli oluyor dedi. Ben de oy birliği ile sadece babama ikram edeceğim porsiyonu ocakta közledim. Annem : "Kekşe hepsini közleseydin" dediyse de artık çok geçti :)


Bugünkü menüm şöyle:

Tarhana Çorbası

Mercimekli Bulgur Pilavi

Tavuk Pirzola

Karnıyarık

Çiğ Köfte

Mevsim Salata
Annemin teyzemle yapıp getiridiği Su Böreği

Ve Ramazanın vazgeçilmez tatlısı Güllaç


Ben bugün sizlerle Karnıyarık tarifini paylaşacağım..


Karnıyarık


Malzemeler


8 adet patlıcan

1 büyük soğan,2-3 dş sarımsak
5 yemek kaşığı zeytin yağı

300 gr kadar kıyma

Tuz, Karabiber, Pulbiber

1 yemek kaşığı domates salçası

1 su bardağı dolusu kıyılmış maydanoz

Patlıcanları kızartmak için sıvı yağ

Üzerine koymak için domates ve yeşil biber



Hazırlanışı


Öncelikle patlıcanları alacalı soyarak tuzlu su doldurduğunuz bir kapta beklemeye alın. Soğanı, sarımsağı yemeklik doğrayıp zeytin yağı ile tencereye alın. Onlar kavrulurken kıymayı ve salçayı ekleyin. Tuzunu baharatını ayarlayın. Soğumaya alın. Soğuduktan sonra içine maydanozları ekleyin.Tuzlu suyun içinde bekleyen patlıcanları temiz su ile yıkayıp, ortalarından keserek birer ikişer kızartmaya başlayın. Kızaran patlıcanları temiz bir peçetenin üzerine alın. Patlıcanların hepsi kızarınca içlerini açarak kıymalı malzemeden ekleyin. Üzerlerine bir dilim domates, bir dilim biber koyup tepsiye dizin. Pişireceğiniz zaman tepsiye biraz kaynar su ekleyin. Arzu ederseniz salçalı sos da yapabilirsiniz. Ben yaptım ama sevmeyenler olabilir.
Not: Resmi fırınlamadan önce çekmiştim. Malum İftar telaşı. Masamı da çekemedim telaştan. Sağlık olsun.

Afiyet olsun hepinize..Sevgiler..


8 Haziran 2009 Pazartesi

Yoğurt Tatlısı

Okulların son haftasındayız. Karne notları, e-okul kitap girişleri, bilumum resmi işler, sınıf düzenlemeleri çok şükür bitti sayılır. Geriye tatil planlamasını yapıp baskıya vermek kaldı.

Mayısın 28 inde gerçekleştirdiğimiz sınıf gecemiz dillere destan olmuş. Kolbastı, koro, jimnastik, çeşitli skeçler ve halk oyunları danslarımız velilerimizin gözünü doldurmuş. Hocam diyorlar anasınıfı yıllarında da çok programlarını izliyorduk bizimkinin ama bu yılki diğer yıllardan çok farklıydı. Bu yılı farklı kılan ise yapılan gösterilerin, çocuklarımızın kişisel özelliklerine uygun ve ders verir niteliğinde olmasıydı diyor ve ekliyorlardı, önceki yıllarda bir nevi taklit, bu yıl ise roller özümsenerek çıkılmıştı sahneye. Bu güzel iltifatları duymak, memnuniyetini dile getirme erdeminde bulunanlarla beraber olmak beni de ziyadesiyle memnun etti. Bu hafta Perşembe günü sınıf pikniğimiz var. Bir öğrencimin yazlık evine gideceğiz. Çok eğlenceli oluyor öğrenci piknikleri. Onlarla çocukça oynamak mutlu ediyor beni. En iyi tarafı da birçoğunun annesinin gelmesi ve çocuklarına sahip çıkması :) İnşallah kazasız, belasız ve sorunsuz gidip geliriz.

Sizlerle dün anneme yaptığım güzel olduğunu görünce üst komşumuz Bahar Teyze ye de yaptığım yoğurt tatlısını paylaşacağım. Resim ekleyemiyorum çünkü çekmedim. Oysaki iki borcam yapmıştım. Ama çok güzel oldu. Tavsiye ederim. Özellikle şerbetli tatlı seven beylerin damak tadına hitap ettiğini düşünüyorum.

Yoğurt Tatlısı

3 yumurta
7 yemek kaşığı şeker
3 yemek kaşığı yoğurt
1 paket kabartma tozu
8, 9 yemek kaşığı un


Şerbeti için
2 su bardağı şeker
3 su bardağı su
Soğuk ekleneceği için ara sıra karıştırılarak şekerin ermesini sağlayın..

Hazırlanışı:

Yumurta ve şekeri krema kıvamına gelene kadar çırpın. Yoğurdu ekleyin. Eğer yoğurdunuz sıvı ise 5 kaşık filan koyabilirsiniz. Unu her zamanki gibi azar azar ekleyin. Unun üzerine kabartma tozunu ekleyin. Karıştırıp yağlanmış borcama dökün. 150 derecede pişirin. Fırından kırmış bir şekilde çıkarınca 1 dk bekleyin ve soğuk şerbeti yavaş yavaş üzerine gezdirin. Soğuk servis yaparsanız şerbetini daha iyi çekmiş olur.

Not: Bu tarif Betül ablama aittir. Ben başka bir gün Hansa’nın tarifini deneyip onu da size sunacağım.
Yeni yazı tarif ve etkinlikle gelmek dileği ile…Şimdilik sağlıcakla kalın.

14 Mayıs 2009 Perşembe

Mor Çiçeklerim..


Sabahın bir vakti tüm personelden önce okula gelen bir öğretmen olarak beni okulun bahçesinde karşılayan bu güzelleri sizinle paylaşmak istedim. O kadar masumlar ki..
Öğrencilerimle bahçeye çıktığımızda onlara da bu güzelleri gösterdim. Hepsi müptelası oldu. Her teneffüs bunların yanındalar. Birbirlerine de öğretmenin sevdiği çiçeklere gidiyorum diyorlarmış :)
Bazen etrafımızda olan güzelliklerin farkında olamayabiliyoruz. Birileri ya da birisi hatırlatınca hatırımıza gelip önem kazanır o mesele o eşya ya da her neyse.. Ben de öğrencilerim için böyle bir güzelliğe vesile oldum sanırım. Çoğu zaman da onlar benle minik mutluluklarını paylaşırlar.. Bir bebek, bir resim veya öğretmenim biz dün akşam babaanneme gittik gibi minik mutluluklar.. Bunlar onlar için büyük önem arz ediyor, bizim için de tabi onlar önemsediği için önemli :)

Dün gece yeğenim Nuran’ın Okuma Bayramı’na gittik. Bir önceki yazımda az çok tasvir etmiştim o sınıf gecelerinin ortamlarını. Aynı ortam bu akşam da yaşandı. Nuran ailede en küçük çocuk olmasına rağmen annesini, anneannesini ve tabi teyzesini sahnedeki performansıyla duygulandırdı. “Ne çabuk büyüdün de rol alıp oyunlarda oynuyorsun sen?” sorusunu aklımıza getirdi bütün gece miniğimizin hali.. İşte böyle..

Sağlıcakla kalın.. Fatma öğretmenim geçmiş olsun.. Darısı başımıza :)

8 Mayıs 2009 Cuma

Sakınan Göze Çöp Batar..


Öğretmenlik hayatım boyunca öğrencilerimin güvenliğini hep ön planda tutan bir öğretmen olmaya çalıştım. Mesleğe başladığım okulun fiziki şartlarının normal okul standartlarına göre daha zor olması beni bu duruma itti diyebilirim.Özellikle teneffüs saatlerinde yaşanan kazalar yaralanmalar o okulumda daha çok ve sık oluyordu. O yüzden hele 1.sınıf okuturken her teneffüs peşlerindeydim desem abartmış olmam. 4 yıl o okulda görev yaptım çok şükür öğrencilerin emniyeti sağlıkları vs. bakımlarından hiç bir sorun yaşamadım.

Bu sene de tek binadan oluşan 4 katlı okuluma geçtim. Burada da yine aynı hassasiyet ve titizlikte olduğumu zannediyordum. Ama bazen sizin düşünmeniz önlem almanız yeterli olmuyor. Kaderde varsa bir şeyler oluyor. Dün yazdığım yazımda çok değişik işlerle uğraştığımdan bahsetmiştim eve gidene kadar. Ama demekki eve gittim deyince ya da gidince de bitmiyormuş uğraşacağınız meseleler. Hele de insanlarla ve daha önemlisi çocuklarla uğraşıyorsanız. Dün okuldan sonra etüt yaptığım öğrencilerden ikisi etüt sonrası bi cinlik yapıp okulun bitişiğindeki parka gitmişler. Aslında çok tehlikeli ve dönüşü olmayan bir durum değil. Her şeyden önemlisi çok şükür birinin ayağına bile taş değmemiş. Ama ben bu kadar önemsediğim ve her durumda öğrencilerimin başında olmaya çalıştığım halde bu olayın olması başlıkta da okuduğunuz deyimi aklıma getirdi. Dün akşam çok üzüldüm. Paylaşayım dedim. Allah bütün öğrencileri her türlü kötülükten, kötü insanlardan ve kazalardan korusun. Amin..

7 Mayıs 2009 Perşembe

Lale, Kolbastı, Kermesler...


Şu sıralar yazmamak için o kadar bahanem var ki.. Aslında bütün işlerimi geciktirmek için süper bahaneler bulurum ama yazı yazamamamın en büyük nedeni evde açıp hemen yazabileceğim bir
bilgisayarın olmamasıydı. Okulda ise derslerin ve diğer uğraşların haylice vaktimi alması, kafamın yazı yazacak kadar sakin olmamasıydı. Hele bugün o kadar değişik işlerle uğraştım ki okul sonrası hangi birini anlatayım.
Yazı yazmak diyorduk değil mi ..Gelelim ona. Şimdi evde kocaman bi bilgisayar var maşallah 20 inch okulda da her ne kadar internet varsa da kafasına esince bağlanmıyor.Ne duruyorum değil mi evde yazayım okulda yayına vereyim.. Tamam inşallah en kısa zamanda daha sık güncelleyeceğim sitemi. Daha çok yazacağım, yazı yelpazemi daha geniş tutacağım.
Birazcık içinde bulunduğum durumlardan bahsedeyim sizlere. Malum bahar aylarında öğrencilerde ve öğretmenlerde bir gevşeme söz konusu olur. Ben de her sene o gevşeyen güruha dahil olurum. Ama çabuk toparlarım kendimi. Önce kas ağrılarıyla ve alerjimin sık sık nüksetmesiye başlar bahar yorgunluğum. Hele de açık havada çok kalmışsam örneğin Hale Sultan'ın bahçesinde sefa yapmışsam, hiç görmeyin beni "hapşuuuuu!" derim her dakika.. Velhasıl çok da severim baharda bakmaya, Çamlıca'dan İstanbul'a...
28 Mayıs'da öğrencilerimizle anne baba ve yakın akraba-i taallukata sunmak üzere sınıf gecesi hazırlıyoruz.. Süslü püslü kız öğrenciler yakışıklı erkek öğrenciler mi ararsınız. Hepsi heyecanlı pürheves, sosyalleşmenin basamaklarını bu tür oranizasyonlarla tek tek çıkıyorlar. .Cümbür cemaat gelinen, hop oturup hop kalkarak izlenen program ellerden kayıt cihazları düşmeden izlenir. Yeni anne-babalar ve ununu eleyip eleğini asma heyecanını yaşayanlar bir de arada derede olanlar. Program sonrasında ise, öğretmenim emeğinize sağlık çok güzeldi, çok duygulandık ne güzel hazırlanmışlar- (bunu duymak isterim çünkü daha başlamadık hazırlanmaya) türünden teşekkürvari söylemler duyulur. Geçip giden ve dudaklarda güzel bir tat bırakan bir gece olur anlaşılan... Öğrencilerimizin eğlendikleri, öğrendikleri ve en önemlisi dünyaya mesaj niteliğindeki duruşlarıdır bizim diye sahip çıktıklarımız. Çalışmaya kolbastı dansından başladık. O kadar sevimli sevimli oynuyorlar ki anlatamam minikler. Zaten müzik çok kıpır kıpır ve eğlenceli.Öğrencileri çalıştırıken Esma öğretmenimle ben de giriyoruz halkaya.. Eğleniyoruz, çok anlamlı cümleler işitiyoruz, süper figürler görüyoruz..
Mayıs ayında bir de kermes telaşı sarar bilimum çevreleri. Bizim okulda da var aynı uğraştan. Misler gibi gözleme kokuyor her yan. Cıvıl cıvıl fuaye alanı.. E haliyle alışveriş yapılıyor..Arkadaşlar da piyasayı sen mi canlandıracaksın bu kadar alışveriş yeter diyorlar bana. Ne güzel okul aile birliğimiz emekle yapmışlar fedakarlıkla dizmişler standlar a'dan z'ye bir sürü eşyayı, gönüllülükle sabahtan akşama kadar koşturuyorlar bana da onlara "Okul aile biriliğimizin birliği bozulmasın inşallah.." demek düşer..
Resimdeki laleler ise yaklaşık 15 gün evvel Hale Sultan'ın penceresinden makineme düşen güzellik..
En kısa zamanda gözleme kareleri de eklemeliyim..
Sevgilerimle..

17 Nisan 2009 Cuma

Kayısı Tatlısı

15 günde bir gerçekleştirdiğimiz, gelenekselleşen ve dolu dolu geçen aile toplantımızı son zamanlarda yemekle açıyoruz. Genellikle ortaklaşa yapılan ve beraberce yenen yemekler adeta ailevi bağlarımızı perçinleyen nitelikte oluyor. Fakat toplantılarımıza hepimize hepimizden yakın, şirin mi şirin aslında kan bağımızın olmadığı bir aile de katılıyor. İki tatlı kız ve bir yakışıklı evlat sahibi anne babaya; iyi ki varsınız, iyi ki de bizim yanımızdasınız diyoruz. Bu tatlıyı da güzel evlatların annesi aile dostumuz Berrin abla yapmış, diğer yaptıklarıyla birlikte. Kayısı tatlısı inanılmaz lezzetli bi o kadar da hafif.. Kesinlikle denemenizi tavsiye ederim..
Not: Geçtiğimiz hafta annemle babam umreye gittiler.. Onlardan bol bol dua istedik. Sizler de bizlere dua ediniz lütfen, bize de nasip etsin Allah..
Tarif ölçü ile değil ama hayatında en az bir kere mutfağa girmiş biri mutlaka yapabilir…
Ben kısaca anlatıyorum….

Kayısı Tatlısı

Bir miktar kayısı kurusu (gün kurusu da olur)
Tere yağ
Şeker
Ceviz
Hazırlanışı
(Yarım kg için )
Kayısıları yıkayıp ortadan ikiye bölün. Teflon bir tencereye alın. İki yemek kaşığı tereyağını ilave edin. Hafif kavurduktan sonra üzerinde yarım çay bardağı toz şeker gezdirin. Servis yapacağınız tabağa alıp bol ceviz dökün. Eğer hemen servis yapmayacaksanız servisten biraz önce fırında hafif ısıtmanızı öneririm..
Afiyet Olsun….

13 Nisan 2009 Pazartesi

Kutlu Doğum Hediyem






Nisan ayının içimde bir şeyleri heyecanlandıran bir etkisi vardır.Her sene kış mevsiminin sona ermesi kainatın yeniden canlanması gibidir benim ruh dünyamda nisan ayı…. Tıpkı sert rüzgarların, yağmurların, soğukların gece gündüz üzerinden esip geçtiği toprağın canlanması gibi içimizde kabuk tutan güzelliklerin de bu kutlu ayla yeniden yeşillenmesi gibi.. Bu görmüş olduğunuz kartlar 14 asır evvelinde cevherlerin bile yanında değersiz kaldığı o mübarek ağızdan dökülen, hayatımıza serlevha etmemiz gereken hadis-i şerifleri sevdiklerimizin- bu vesileyle kendimizin- hayatlarına geçirme çabamızın bir ürünü..En yakınımdakilere elimle hediye ettim. Uzaklardan iletişim kurduğum arkadaşlarıma ise hem fikir olur düşüncesi ile hem de gördükleri kadarıyla faydalanmaları isteğiyle bloguma ekliyorum..

Kutlu Doğum Ayınız Kutlu Olsun…

22 Mart 2009 Pazar

2.Çarşamba ve Mantarlı Börek

(resim çok kötü -özür dilerim o yüzden- kaydırmışım)
Gelenekselleşen çarşamba buluşmalarımızın ikincisi benim evimde gerçekleşti. Önceki hafta arkadaşlar fire istemiyorum lütfen herkes işini buna göre ayarlasın dememe rağmen son anda çıkanlar yüzünden bi arkadaş hiç gelemedi, bir arkadaşım da baya bi geç geldi. İnşallah bi daha böyle fireler vermeyiz..Size sesleniyorum arkidişlerim :))

Ben arkadaşlarıma neleri mi yaptım ? Salı gününün geç gelme azizliğine uğrayanlardanım. Sal ıgünleri okula çıkışı 19.30 olan bi toplantımız olmasına rağmen kendimde mutfakta vakit geçirecek güç gördüm önce markete uğradım, okulun yanındakine ardında kolları sıvadım girdim mutfağa..

Mantarlı Börek
Kısır
Brokoli Salatası
Havuçlu Toplar
Yalancı Profitrol

Mutfağımdan bunlar çıktı.Şimdi sizlerle mantarlı böreğimin tarifini paylaşacağım. Tarifi Zeynep'e gönderiyorum.

Malzelemer :

4 Yufka
1 Paket mantar (kültür mantarı)
3 adet çarliston biber
2 adet kırmızı biber
1 soğan
tuz, karabier, kırmızı biber
Yarın çay baydağı zeytin yağı+içine sürmek için de bir miktar

Üzeri için:

2 yumurta
2 kaşık yoğurt
iki damla zeytinyağı
susam çörekotu

Hazırlanışı:

Zeytinyağını derin bi tavaya alın. Soğanı yemeklik doğrayın, biberleri de ince ince doğrayın kavrulmaya bırakın. Onlar kavrulurken mantarı doğrayıp ilave edin. tuzunu baharatını ayarlayıp acaktan alın. Yufkaları ikiye katlamadan öce arasına fırça yardımıyla zeytinyağı sürün, önce ortadan ikiye bölün. Daha sonra ikiye böldüğünüz her parçaya üçgen olacak şekilde üçe bölün.(1 yufkadan 6 tane çıkmalı) üçgen şeklindeki yufka parçalarının her birinin geniş tarafına hazırladığımız içten koyun. Çok sıkı olmamak kaydıyla sarın. Yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizin. Bir gün önceden yapıp buzdolabında bekletince çok güzel oluyor. Üzerine de yumurta, yoğurt ve bi iki damla zeytinyağı katılıp hazırlanmış karışımdan sürün, çörekotu susam serpin 175 derecede pişirin....

21 Mart 2009 Cumartesi

Portakallı Kurabiye ve Çarşamba Mutluluğu :)


Geçtiğimiz hafta çarşamba günü henüz çiçeği burnunda gelinimiz Meralciğim'im evine ziyarete gittik. Ev hanımluğu pek yakışmış doğrusu. Çok eğlendik, konuştuk, stres attık velhasıl..Bundan böyle çarşamba günlerini buluşma günü ilan ettik :) Bir sonraki çarşmaba da bana buyrun dedim. Benim masamı dah sonra ekleyeceğim. Bu kurabiyeleri de Meralciğim için yaptım. Arkadaşlarım sunumuna ve tadına tam not verdi .. Tarifi Hansa'dan :) Direk kopyalıyorum :)
Malzemeler:
Bir yumurta,
250 gr ( bir paket ) margarin,
5 yemek kaşığı pudra şekeri,
Bir su bardağı mısır nişastası,
Bir çay bardağı portakal suyu,
Bir portakalın kabuğunun rendesi,
Aldığı kadar un ,
Kabartma tozu,
Üzeri için:
Yumurta akı ve toz şeker.
Yapılışı:
Oda sıcaklığına getirdiğiniz margarini pudra şekerle iyice yoğurun.Diğer malzemeyi ekleyip yumuşak bir hamur olunca hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp önce yumurta akına sonra tozşeker bulayıp fırın tepsisine dizelim.150 derecede pembeleşinceye kadar pişirip servis yapalım.Renginden olduğuna karar verince çıkaralım.Soğudukça içini çekiyor

4 Mart 2009 Çarşamba

Minik Hayvanlar Bahçesi










Bu görmüş olduğunuz minik hayvancıklar sınıfım tarafından birdenbire hazırlanmış olup büyük bir beğeniyle gezilen bir sergi halie gelmiştir. Minik kaplumbağalar sınıfımıza iki haftalığına Antalya'dan gelen Emir tarafından yapıldı. O kadar şeker yaptı ki o minik elleriyle o kaplumbağayı..Bi de tarif ediyor öğretmenim; kafası böyle olacak ayakları böyle diye..
Evet sergimizde en çok yapımı kolay olan yılan var..Bol bol var yani, öğretmenim benim yılanım nasıl olmuş diye getirdiler şekerlerim. Çıngıraklısı var kobra olanından ne ararsanız yani. Zürafamız ise ince bir zekanın ürünü. Dün şiirlerini ezberleyen öğrencilerime zebra ve zürafa desenli kalemler hediye ettim. Dedim ya ince bir zeka sahibi şekerim çıkarıverdi ortaya bunu.. Hayır isim vermiyorum ısrar etmeyin :) Salyangoz bir de yapımı hoşlarına giden yaratık. Koyun, kuzu Allah ne verdiyese :) Sevgilerle..

15 Şubat 2009 Pazar

EV USULÜ KIYMALI PİDE



Hale ablam'dan bir ziyafetle daha karşınızdayım.Kıymalı pide.Tamamen spontane gelişmiş ama kırk yıllık pidecilere taş çıkartan lezzetiyle sofrada baş tacı olan,kalori olarak yiyen lezet olarak yemeyenin pişman olduğu,sıcacık bir dilimi buz gibi ayranla nefis giden bu kıymalı pideyi tavsiye ederim.Eğer hamur mayalamak elinizin alıştığı bir şeyse pideyi yapmanız hiç vaktinizi almayacak.
Malzemeler:
  • Hamuru için,
  • 5 su bardağı un
  • iki bardak ılık süt,
  • bir bardak ılık su,
  • Bir bardak sıvıyağ,
  • bir paket yaşmaya ya da iki paket instant kuru maya,
  • bir tatlı kaşığı tuz,
  • Kıymalı harç için:
  • 250 gr. kıyma,
  • iki kuru soğan,
  • iki kaşık sıvıyağ,
  • tuz ve arzu ettiğiniz baharatlar,
  • Üzeri için iki yumurta.

Yapılışı:

  • Hamur mayalama kabına unu eleyip ortasını açın.diğer malzemeyi ekleyip yoğurun ve ılık bir ortamda mayalanmaya bırakın.Hamur mayalanırken iki kaşık sıvıyağda önce küp doğranmış soğanı kavurup sonra kıymayı ekleyip iyice kavuralım.Kıymamız pişince tuzunu baharatını ayarlayıp ateşten alalım.
  • Mayalanan hamuru fırın tepsimizin büyüklüğünde 1 cm kalınlığında açalım.içine harcımızı yayıp iki kenarını resimdeki gibi üstüne katlayalım.üzerine kırdığımız yumurtayı çok çırpmadan üstüne yayalım.200 derecede pişirip servis yapalım.
  • Afiyet olsun.

























10 Şubat 2009 Salı

Konuklarım,İkramlarım ve Karışık Komposto


Geçtiğimiz cumartesi eşimin akrabalarını neşeli geçen bir akşam yemeği ile ağırladım.Şık bir masa olması için elimden geleni yaptım...Eşim ve misafirlerimiz tarafından çok begenilen masamdaki menüm ise:
  • Kıymalı tarhana çorbası,
  • Zeytinyağlı pırasa,
  • Nohutlu pilav,
  • körili fırında tavuk,
  • Sucuklu paçanga böreği,
  • Karışık elma ve ayva kompostosu.
  • İrmik helvası ve dondurma.


Özellikle ramazanda sofralarda sıkça yer bulan kompostoyu ben hemen hemen her masamda bulundururum.Hepte çok rağbet görür.Bu seferde öyle oldu.Diğer ikramlarımın resimleri yok ama heps itam puan aldı...

Malzemeler:

  • İki ayva,
  • İki elma,
  • iki su bardağı şeker,
  • Üç-dört karanfil.

Yapılışı:

  • Elmayı ve ayvayı soyup eşit büyüklükte küp doğrayalım.Tencereye yaklaşık 5 su bardağı su koyup karanfilleri meyveleri ekleyelim.İki su bardağı şekeride ekleyip kaynayınca kısık ateşte 15-20 dk. kaynatalım.Meyvelerin yumuşamasına göre.Daha az ya da daha çok da kaynatmanız gerekebilir.

Afiyet olsun...




Bu da Hansa Ablamın bayram hediyesi peçeteliklerim.Soframın şıklığına şıklık kattılar.Tekrar teşekkürler ablacım....

26 Ocak 2009 Pazartesi

Doğru Açıyı Yakalamak...

Eski okulumdan sınıf öğretmeni bir arkadaşım mail atmış bu cici resimleri.. Doğru açıyı yakalamak gerçekten çok önemliymiş.. Ben en çok kolasından fışkıye çıkan kadıncağaz resmini ve güneşi yiyen adam resmini sevdim :) Sizin favariniz hangisi?